BTSO MÜŞTEREK KOMİTELER TOPLANTISI
Değerli Konuklarımız
İş dünyamızın kıymetli temsilcileri
Üretim merkezleri arasındaki sinerjinin ve işbirliklerinin artması sürdürülebilir kalkınma hedeflerimiz açısından büyük önem taşımaktadır.
Türkiye ekonomisinin lokomotif kenti Bursamızın üretim zenginliğini ve sanayi tecrübesini geliştirirken, ülke hedeflerimiz doğrultusunda yeni yatırım heyecanı taşıyan şehirlerimizle stratejik işbirliklerimizi de artırarak sürdürüyoruz.
Bu kapsamda son dönemde Çorlu, Erzincan, Konya, Kayseri, Sakarya ve Adana gibi güçlü potansiyele sahip kentlerimizin yerel yönetimleri ve iş dünyası temsilcilerini Bursa’da ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduk.
İnşallah bugün de sayın Valilerimizin liderliğinde stratejik işbirliklerimize Niğde ile yeni bir halka eklemiş olacağız.
Bölgesel ve sektörel teşvik programında 5. Bölge olarak yer alan Niğde, yatırımcısına KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, vergi indirimi, sigorta primi, yatırım yeri tahsisi ve faiz desteği gibi olanaklar sunuyor.
Tekstil ve gıda sanayinde önemli üretim potansiyeli taşıyan Niğde, diğer taraftan Ankara, Nevşehir ve Kayseri gibi havayolu ulaşımının bulunduğu şehirlerimize ve Mersin limanı ile deniz yoluna yakınlığıyla lojistik açıdan da önemli avantajları barındırıyor.
Anadolumuzun güzide şehirleri arasında bulunan Niğde ile gerçekleştireceğimiz ortak çalışmaların şimdiden hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Sayın Valimiz Yakup Canbolat ve Niğde Valimiz Sayın Yılmaz Şimşek ile birlikte belediye başkanlarımıza bizlere yaptıkları liderlik ve destekleri için teşekkürlerimi sunuyorum.
Kentlerden başlayan kalkınma hamlesiyle ülkemizi inşallah 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine omuz omuza taşıyacağız.
Değerli Konuklarımız
İş dünyamızın Kıymetli Temsilcileri
Küreselleşmenin liderliğini yapan ülkelerin; korumacılığın liderliğini yapmaya başladığı yeni bir süreçten geçiyoruz.
Bununla birlikte sınırımızın ötesinde Suriye, İran ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde ortaya çıkan jeopolitik riskler ve Avrupa Birliği ülkelerindeki belirsizlikler uluslarası ticareti yavaşlatmaya devam ediyor.
Bu global ve bölgesel etkilerin yanı sıra Türkiye de kendisine özgü yapısal sorunlar nedeniyle ekonomik ve finansal zorluklarla mücadele etmek zorunda kaldı.
Döviz kurlarındaki dalgalanmayla birlikte üretim maliyetlerimiz arttı.
Enerji fiyatları yükseldi.
Ancak şartlar üretmek ve yatırım yapmak için zorlaşsa da maliyetler artsa da bizim yatırım hedeflerimizden, üretimden ve ihracattan vazgeçme şansımız yok.
Ürettikçe güçlenecek, güçlendikçe büyüyecek bir Türkiye için azimle çalışmaya devam edeceğiz.
Bu kapsamda siz değerli meslek komitelerimizin çalışmaları da büyük önem taşıyor.
Sizlerden gelen görüş, öneri ve talepleri gerek hazırladığımız sektörel raporlarla gerekse de yüz yüze görüşmelerimizle ekonomi yönetimimize doğrudan aktarıyoruz.
Ekonomi yönetimimiz ise aldığı tedbirler ve açıkladığı destek paketleriyle iş dünyamızın yanında olduğunu bizlere her dönemde hissettiriyor.
Son dönemde gerek enflasyonla mücadelede gerekse de faiz indirimi konusunda gösterilen çaba ve elde edilen sonuçlar piyasalara moral aşıladı.
Enflasyon düşme eğilimini sürdürüyor.
Merkez Bankası tarafından yılbaşından bu yana uygulanan faiz indirimleri 750 baz puana ulaştı.
Ancak yatırım ve üretim ortamının yeniden cazip hale getirilmesi için bu faizlerin daha da düşürülmesi gerekiyor.
Bu sürecin de bizlere gösterdiği gibi sürdürülebilir ve kaliteli bir büyüme hamlesi ancak nitelikli sanayiyle mümkündür.
Kredilerde arz – talep dengesini sağlamak adına başta Ziraat, Halk ve Vakıfbank olmak üzere tüm finans kuruluşlarımız ellerindeki kaynakları maksimum derecede üretime ve yatırıma sunmalı.
Piyasalardaki likidite akışını arzu edilen seviyelere yükseltmek için ihracat desteklerinin yükseltilmesini ve yabancı yatırımcının Türkiye’ye ilgisinin artırılmasını sağlamalıyız.
Diğer taraftan üretim maliyetlerini düşürmemiz gerekiyor.
Özellikle son dönemde artan enerji maliyetleri üretici üzerinde ağır bir yük oluşturuyor.
İç piyasayı hareketlendirmek için ise KDV ve ÖTV indirimlerinin kalıcı olması ya da daha uzun süreli uygulanması stratejik bir adım olacaktır.
Yerli ve milli üretimin desteklenmesi amacıyla firmalarımıza kullandırılan İvme Finansman Paketi’nde TL bazlı kredilerin dövize dönüştürülmesi de çok önemli.
Teknolojik Ürün ve Yatırımlarda Mevcut desteklerin devam ettirilmesi ile bu yöndeki desteklerin artırılması da iş dünyası olarak en önemli beklentilerimiz arasında.
Değerli Dostlarım
İş dünyasının yatırım ve büyüme performansının devam etmesi noktasında açıklanan ‘2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’ ve ‘İhracat Ana Planı’ çok önemli bir vizyonu yansıtıyor.
Bildiğiniz gibi İhracat Ana Planı'nda 17 hedef ülke seçildi.
Makine, otomotiv, elektrik-elektronik, kimya ve gıda endüstrisi olmak üzere 5 hedef sektör belirlendi.
Diğer taraftan hükümetimiz tarafından açıklanan Sanayi ve Teknoloji Stratejisi doğrultusunda yüzde 16,5 düzeyinde olan milli gelirdeki imalat sanayi oranımızın 2023’te yüzde 21’e çıkarılması hedefi var.
Bursa’da ise 11 bin kilometrekarelik yüzölçümü içerisinde binde 8 düzeyinde olan imalat sanayimiz, kent ekonomisine yüzde 46 katkı sağlıyor.
İhracatta da aynı durum söz konusu.
Kilogram başı ihracat değeriyle ülkemizin 2023 hedefi olan 4 dolarlık ihracat değerini bugünden yakalamayı başarmış bir kentiz.
Yıllık ihracatımız 15 milyar dolara ulaşırken, dış ticaret fazlamız ise 6 milyar dolar seviyesinde.
Bursa Büyürse Türkiye Büyür inancımız da işte bu yüzden realiteye dönüştü.
Türkiye ekonomisinde kırılganlıkları geride bırakmanın yolu Bursa gibi şehirlerin sayısını ve gücünü artırmaktan geçiyor.
Merkezinde Bursamızın bulunduğu Marmara Havzası’nın milli kalkınma hedeflerimize ulaşmamız adına önemli bir rol oynayacağı ortadadır.
Yüksek teknolojiye geçişimizde Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarının artırılması, startupları büyütebilmek ve unicorn girişimler çıkarabilmek için melek yatırımcılık fonlarının teşvik edilmesi yeni ekonomi modelinde güçlü bir atılım sürecinin de belirleyicisi olacaktır.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nda başlattığımız değişim dönüşüm hamlesiyle birlikte Bursamızın son dönemdeki başarılarıyla öne çıkmasının temelinde devlet politikalarımızla doğru orantılı yatırımların ve ortak akılla şekillenen projelerin hayata geçirilmesi bulunmaktadır.
Hatırlayacağınız gibi Bursa’daki dönüşüm hamlesi için 2013 yılında ortak akılla 16 makro proje belirlemiştik.
Sizlerin desteklerinizle ülkemizin hayal ettiği değişimi kentlerden başlatmak adına TEKNOSAB, BUTEKOM, MESYEB, Model Fabrika ve Lojistik AŞ başta olmak üzere bölgemize değer katan makro düzeyde hayata geçirdiğimiz proje sayısı 40’a ulaştı.
Bakanlığımızın destekleriyle gerçekleştirdiğimiz UR-GE projelerimizin sayısı 30’a yükseldi.
Bu projelerde 600’ü aşkın firmamız yer alıyor.
Küresel Fuar Acentesi ile dünyanın dört bir yanındaki prestijli fuarlara 6 bini aşkın üyemiz katıldı.
Ticari Safari ile Bursa’da gerçekleştirdiğimiz alım heyetleriyle 24 bin yabancı alıcıyı kentimizde ağırladık.
Son 6 yılda ihracatta ve dış ticarette kırdığımız rekorla birlikte 1.300 yeni firmamız ihracatçı kimliği kazandı.
Bursa’da İlk 250 Firma Araştırması’nda da ortaya çıkan tabloya göre ülke olarak içinde bulunduğumuz zorluklara rağmen firmalarımız, 2018 yılında riskleri iyi yöneterek, katma değerli üretim, istihdam ve ihracatta örnek başarılar yakaladı.
Tüm güçlüklere rağmen kenti ve ülkesi için azimle çalışan tüm iş dünyası temsilcilerimizi yürekten kutluyorum.
Bursa, sizlerin de desteklerinizle günü kurtarmak yerine geleceğini bugünden kurgulayan bir kent kimliğine kavuştu.
Önümüzdeki dönemin stratejilerini ve yol haritalarını da bu anlayışla hep birlikte şekillendirmeye devam etmemiz gerekiyor.
Büyükşehir Belediyemiz ile işbirliğinde hayata geçirdiğimiz GUHEM’in açılışını da inşallah 23 Nisan 2020 tarihinde gerçekleştirmiş olacağız.
Uludağımızın ve bölgemizin cazibesini artıracak UYEM’de restorasyon çalışmalarımız tüm hızıyla sürüyor.
Ayrıca yeni fuar merkezi ve KOBİ OSB gibi projelerimizi de en kısa sürede kentimize ve bölgemize kazandırmak istiyoruz.
Destekleriniz için hepinize teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. |
