ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL'ÜN KATILIMIYLA BTSO TAM HİZMET BİNASI AÇILIŞ TÖRENİ
Girişimci ruhu ve nitelikli insan kaynağıyla bugüne kadar birçok ilki başaran Bursa’mızı ülkemizin 2023, 2053 ve 2071 idealleri doğrultusunda ihracat odaklı sanayi ve teknolojiye dayalı üretimle dünyanın en önemli üretim merkezleri arasına taşımak istiyoruz.
Küresel ekonomiye katma değerli üretim gücü yüksek şehirlerin ve bölgelerin yön verdiği bir dönemde Bursa Ticaret ve Sanayi Odası olarak 2013 yılından itibaren Bursa’da ortak akılla yeni bir dönüşüm hamlesinin startını verdik.
Bu kapsamda Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonu ve devlet politikalarımızla bütünleşen makro düzeyde yaklaşık 60 proje geliştirdik.
Endüstri 4.0 kavramının toplam değer zincirinin tamamının dijitalleşmesi yönünde daha da geliştiği, tüm üretim süreçlerinin yenilenerek akıllı hale dönüştüğü yeni ekosistemde kentin ekonomi tarihine geçen Bursa Teknoloji Organize Sanayi Bölgesi - TEKNOSAB, Gökmen Uzay Havacılık Eğitim Merkezi – GUHEM, Bursa Model Fabrika, BUTEKOM ve BTSO MESYEB gibi örnek projelerimiz, bu süreçte kentimizin geleceğine yaptığımız en önemli yatırımlardır.
Büyük zorluklar ve ekonomik krizlerle mücadele ettiğimiz dönemde bile yatırım, üretim, istihdam ve ihracat hedeflerinden asla vazgeçmeyen Bursa, bugün odamızın liderliğinde örnek girişimcileriyle 26 milyar dolarlık dış ticaret hacmine ulaşmış, 121 ülkeden daha fazla ihracat yapmış, ticaretini yaklaşık 200 ülke ve serbest bölgeyle bütünleştirmiş, dünya ile entegrasyonunu sağlamayı başarmış özel bir kent kimliğine kavuşmuştur.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası olarak, ekonomimizin dönüşümü, kentimizin ve ülkemizin nitelikli büyümesi ve kalkınması için azimle çalışmaya, firmalarımızın rekabetçiliklerini artırmaya, iş ve yatırım ortamını iyileştirmek adına var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Yeni yatırımların ülkemize kazandırılmasında ve güçlü Türkiye idealimiz doğrultusunda vizyoner projelerin başarıya ulaşmasında reform odaklı çalışmaların büyük payı var.
Bu noktada özellikle son 20 yılda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde özel sektörümüzün gelişimine imkân sağlayan birçok reform programı devreye alındı.
İş dünyamızın beklentileri doğrultusunda yapılan bu reformlar, ülkemizi Dünya Bankası İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde 190 ülke arasından 33’üncü sıraya kadar taşıdı.
Şimdi ise önümüzde kovid - 19 ile şekillenen yeni bir eşik var.
Uluslararası yatırımcıların değişime açık, güvenilir ve dinamik ortaklara ihtiyacının had safhaya yükseldiği bu olağanüstü dönemde, Türk özel sektörü olarak temel beklentimiz, sürdürülebilir büyümeye ve katma değerli yatırımlara dönük planlamaların hızla harekete geçirilmesidir.
Küresel tedarik zincirinde yaşanan dönüşüm ve yeşil mutabakat kapsamında atılan adımlarla fırsatların ve tehditlerin bir arada sunulduğu bir dönemde kamu – özel sektör işbirliğiyle atılacak güçlü adımlar, Türkiye’mizi yeni ekonomi olarak tarif edilen bu sürecin kazanan ülkeleri arasında konumlandıracaktır.
Reform çalışmalarının ana hedefi, kurumsal yapılarımızın güçlendirilmesi, dış dengenin ve büyümenin sürdürülebilir bir zemine taşınması ve ülkemizin uluslararası alanda güçlü bir yapıya kavuşmasıdır.
Bu noktada en önemli reform paketi ise hukuksal alanda yürütülmektedir.
Çünkü biliyoruz ki hukuk sistemi ne kadar güçlü olursa insanların birbirine, kurumlara ve sisteme güveni artar.
Adalet ve güven duygusu güçlü olan bir ülkenin ekonomisi de güçlü olur.
Bu kapsamda toplumumuzun ve iş dünyamızın ihtiyacına cevap veren düzenlemelerin yanı sıra Singapur Sözleşmesi’nin imzalanması, ülkemizin iş dünyasındaki hukuki güvenliğini güçlendirmiş ve Türkiye’mizi yabancı yatırımlar için daha da cazip bir ülke haline getirmiştir.
Bununla birlikte çalışma hayatında zaman ve itibar kayıplarının önüne geçen tahkim ve arabuluculuk imkânlarının geliştirilmesi de gerek çalışma hayatı gerekse de hukuk sistemimiz için stratejik nitelikte adımlardır.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası olarak hayata geçirdiğimiz BTSO Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi’miz de bu kapsamda yargıdaki iş yükünü hafifletirken, kurumlarımızı ve demokrasimizi güçlendiren, öngörülebilir yatırımlara ve yeni iş olanaklarına zemin hazırlayan, bununla birlikte firmalarımıza uluslararası ticarette zaman ve itibar kazandıran önemli bir ekosistemin parçasıdır.
Türkiye’deki ilk İleri Arabuluculuk Eğitimleri’ni düzenlediğimiz BTSO TAM ile Bursa’da tahkim hakemi, arabulucu ve uzlaştırıcı yetiştirilmesinde etkin çalışmalar gerçekleştirmekteyiz.
Uludağ Üniversitemiz ve merkezi Londra'da bulunan Uluslararası Tahkim Hakemleri Kurumu (Chartered Institute Of Arbitrators) ile yaptığımız işbirlikleriyle tahkim hakemi ve tahkim avukatı yetiştirilmesine de öncülük ediyoruz.
Dünya genelinde İngilizce olarak verilen Tahkim Hakemliği Eğitimi, işbirliklerimiz kapsamında dünyada ilk defa Türkçe olarak BTSO TAM tarafından Bursa’da gerçekleştirildi.
Ayrıca Uludağ Üniversitesi bünyesinde 2018 yılından itibaren yüksek lisans programlarında tahkim alanında akademik eğitimler verilmeye başlandı.
Bu vesileyle başta tahkim ve arabuluculuk merkezlerimiz olmak üzere yargı reformuna dönük olarak iş dünyamız ile istişare içinde hayata geçirilen tüm uygulamalar için devletimize ve Adalet Bakanlığı’mıza ve bakanlık bürokratlarımıza teşekkürlerimi arz ediyorum.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası olarak arabuluculuk başta olmak üzere alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin ülkemizde daha da gelişmesi için her türlü desteği vermeye devam edeceğiz.
Arabuluculuğun dava şartı olarak yasal düzenlemeye kavuşması, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası olarak bizim de taleplerimiz arasındaydı.
Bu düzenlemenin hayata geçirilmesi için de ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.
Bununla birlikte meslek komitelerimizin ve sektör konseylerimizin aktarmış oldukları görüşleri de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bildiğiniz üzere koronavirüs salgını bazı sektörlerde firmalarımızın faaliyetlerini durdurdu.
Bu kapsamda kira sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar da artmaya başladı.
Salgın tedbirleri kapsamında kapanan ve kısıtlı çalışan işletmelerimizin kira ödemeleri konusunda mücbir sebep külfetini taraflar arasına eşit şekilde bölen; kiralayan, kiracı ve devletin aynı oranda pay alacağı bir sistemin tüm taraflar açısından en makul çözüm yöntemi olacağına inanıyoruz.
Bazı istisnalar dışında mahkeme kararları kesinleşmeden icra takibine alınmakta ve mahkeme kararının icra takibine konulması ile birlikte başta icra vekalet ücreti olmak üzere pek çok icra takip masrafı ile karşılaşılmaktadır.
Bu duruma ilişkin olarak üyelerimizden gelen taleplerde, mahkeme kararları davayı kaybeden tarafa henüz tebliğ edilmeden; davayı kazanan tarafça doğrudan icra takibine konu edilmekte, davayı kaybeden taraf henüz hükmün detaylarını öğrenemeden ve ödeme için kendisine bir süre tanınmadan icra emri ile karşı karşıya kalmakta ve pek çok ilave masrafı ödemek zorunda bırakılmaktadır.
Bu konudaki uygulamanın da gözden geçirilmesini talep ediyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle gerçekleştirdiğimiz toplantının hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. |